Üst Menü

25 Kasım 2016 Cuma

Japonya'da İnançlar



www.tatilfikri.com.tr

Uzak doğu kültüründe inanç ve inanmak ve tanrının anlamı nedir ? ..Seyahat edeceğiniz ülke Japonya'da  halkının inanç seviyelerinin  insanları hakkında ön fikir  olsun  istedik.
Japon dilinde genellikle Tanrı veya O 'nun yerini tutacak kavramlar için üst, yukarı anlamına gelen “Kami” kelimesi kullanılmaktadır.

Şintoizm 'de ilahlar hem erkek (izanagi) hem de dişi (izanami) 'dir. Bu iki ilah daha sonra geleceklerin ataları olmuştur. Şintoizm 'de kutsal metinlerin de bu ilahların yaptıkları yazılıdır. Onlarda aynen insanlar gibi doğar, evlenir, banyo alır, hastalanır, kıskanır, ağlar ve ölür. Ahlaki karakterleri de insanlarınkine benzer. Bütün ilahlar doğrudan doğruya tabiat güçleri veya tabiatta bulunan bazı maddelerle ilgili görülmüştür. Tabiat ilahları arasında en önemlisi güneş tanrısı Amaterasu 'dur.

Şintoizm 'in iki mukaddes metninde yıldız ve fırtına ilahları ile sis ilahesinin de adı geçer. Fuji-Yama Dağı da mukaddes dağlar silsilesinin en önemlidir.

Kutsal Yazıları
Şintoizm 'in kutsal metinleri de ikidir: 1- Kojiki 2- Nihongi. Çin yazısının kabulünden önce kendilerine has bir yazıları bulanmadığı için Kojiki 'nin yazıya dökülmesi 712 yılında imparatorun emri ile olmuştur. Tanrıların ve devletin ilahi kaynağı ile insanlığın başlangıcından Kojiki kitabında bahsedilir. Nihongi ise, bir nevi Kojiki 'nin yorumudur. Nihongi 'de devlet hizmetlerinde görev alanların uyması gereken bazı tavsiyeler yer alır.

Şintoizm

Dünyanın en eski dinleri arasında yer alan Şintoizm M.Ö.VII yy kadar eskiye dayandırıla bilinecek Japonların Milli Dini karekterini sergilemektedir. Şintoizm 'in Japoncada karşılığı Kami-Nomiçi 'dir ( Tanrıların Yolu) Şintoizmin herhangi bir kurucusu yoktur. Şintoizm 'in geçirdiği safhalar üç devrede incelenir. Bunlar ;

1 - Mitolojik dönemlerde başlayan ve Budizm 'in Japonya 'ya girişine kadar devam eden dönem...

2 - Budizm, Şintoizm mücadeşlesinin kızıştığı 9.yy kadar süren dönem.
3 - Şintoizm 'le Budizm 'in birbirinden ayrıldığı,1192 'den 1868 reformuna kadar devam eden dönem.

Şintoizm 'in bir diğer özelliği milli,iptidai resmi inanış sistemi bulunmayan, diğer dinlere karşı oldukça hoşgörülü bir din olmasıdır . Şintoizm 'in 2 temel özelliği kısaca;
-Milli bir dindir
-Tabiata tapmaya önem verir.

Günümüzde Şintoizm

Günümüzde Şintoizm Milli bir din olması nedeniyle Japonlar arasında yaygındır.Başta Japonya olmak üzere Japonların yaşadığı diğer ülkelerde de yayılma imkanı bulmuştur.Günümüzde Şintoistlerin sayısının 4.000.000'un üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.

B.Boyacıoğlu







15 Kasım 2016 Salı

Adaların Vücüt Bulduğu Yerdir Japonya









Japonya seyahatine  çıkmadan önce  bazi bilgileri sizlerle  paylaşmak  istedik,bizlere  kilometrelerce uzak ancak  duygusal yönden yakın olan  Japonya her geçen gün artan  nüfüsu ile  dünya da  ilk listelerde yer almaktadır...

Japonya, dört büyük beş yüz orta büyüklükte ve üç bin küçük adadan oluşan bir ülkedir. Büyük adaların adları Hokkaido, Honşu, Kiyusiyu ve Sikoku’ dur. Ülkenin adalık bir alanda kurulmuş olması ulusal bilincin gelişmesine büyük katkıda bulunmuştur. Ancak, yüz ölçümünün az olması nedeniyle nüfus artışı bir sorun olmaktadır. 1930’ larda, Japonya’nın askerî yöneticileri, İkinci Dünya Savaşma katılarak, saldırgan bir genişleme politikası ile bu sorunu çözmeyi amaçlamışlardır. Yenilgiyle sonuçlanan savaşın getirdiği çöküntülere ve kısıtlı doğal kaynaklara karşın, Japon halkı o yıllardan bu yana tüm çabasını ve becerisini kullanarak ülkeyi dünyanın en önemli sanayi ülkelerinden biri haline getirmeyi başarmıştır. Sınaî kalkınma sonucu, günümüzde Japon adaları üzerinde çok daha fazla sayıda insan yaşamakta ve yaşam düzeyi çok gelişmiş bulunmaktadır. Ekonomik ve kültürel alanlardaki değişiklikler o denli hızlı olmuştur ki, bugün Japonya geleneksel ve modem yaşam biçimlerinin iç içe var olduğu bir ülke görünümünü almıştır. Köylerdeki, tipik damlı Japon yapılarının duvarlarında en modem araçların reklamlarına rastlanmakta, kentlerde ise geleneksel geyşa çayhanelerinin yanı başında modem kahveler görülmektedir. Japonya, savaş sonrasında, savaş öncesinin emperyalist ve saldırgan politikasını bırakmış, savunma giderlerinde bir azalma olmuş ve ekonomik kalkınma hızı açısından dünyadaki birinci ülke olmuştur. Japonya, Birleşmiş Milletler örgütü üyesidir.

Yer şekilleri: Japon adalan, Büyük okyanusda yer alan bir takım adadır. Bu adaların en belirgin ortak özelliği, sık sık görülen yanardağ etkinlikleri ve yer kabuğu hareketleridir. Japonya’da her yıl binden fazla yer sarsıntısı kaydedilmektedir. Yapılara zarar veren tehlikeli depremler ise daha seyrek meydana gelir. Bu tür depremler ortalama beş yılda bir kere olmaktadır.

Japon adalan genel olarak dağlıktır. Dağ sıralan bazı kesimlerde önemli yüksekliklere ulaşırlar. 3 050 m.’nin üzerine çıkan Japon A İpleri, ülkenin en yüksek dağ sırasını oluştururlar. Eski bir yanardağ olan Fuji dağının yüksekliği ise 3 770 m.’dir.

Japonya’da 192 etkin yanardağ vardır. Ülkenin dörtte bir kadarı yanardağ döküntüleri ve küllerle kaplıdır. Başlıca yanardağ ve kaynak bölgeleri Hokkaido, Honşu’nun kuzey ve orta kesimleriyle Kiyusiyu ’mm güneyidir. Japonya’da bulunan hızlı akışlı akarsular hidroelektrik enerji üretimi açısından değerlendirilmektedir. Bu akarsular ulaşıma elverişli değildirler, Aynca, yağışlarda görülen mevsimlik değişmeler, ‘dağlardan inen suların miktarını etkilediği için, hidroelektrik santralların işlerliği yıl boyunca farklılıklar gösterir. Japonya’da en büyüğü Kiyoto ya kınlarındaki Bivva gölü olmak üzere bir çok göl vardır, Japonya’nın doğal güzellikleri turistlerin ilgisini çekmekte; dağların, göllerin,çağlayanların, ırmak ve denizlerin güzel görüntüleri bütün dünyada ün kazanmaktadır.

Düz alanların azlığı Japonya’nın en belirgin özelliklerinden biridir. Nüfusun 110 milyonu aşmasına karşılık, ekilebilir alanlar tüm yüzölçümünün % 16 kadarıdır. Bu nedenle, başlıca sanayi merkezleriyle yoğun nüfuslu kentlerin yer aldığı ekilebilir kıyı ovalan büyük önem kazanmaktadır.

Japonya’daki ovaların hiç biri çok büyük değildir. Ancak, Honşu adasının Büyük okyanus kıyısındaki üç koyunu oldukça geniş alüvyon ovalan çevreler. Bunların en büyüğü olan Kanto ovası, 12 950 kilometrekarelik bir alana yayılır. Tokyo ve Yokohama bu ovada yer alırlar.

Japon ovalarının kıyı şeridi genellikle alçaktır. Büyük ovalarda, özellikle Büyük okyanus kıyılarında yer alan ovalarda, deniz düzeyinden alçak alanlar vardır. Bu alanlar, su basmasına karşı setlerle korunur. Buna karşılık, Japon denizi kıyısındaki yüksek kum tepeleri bu kıyının başlıca özelliğidir.

İklim: Rüzgârların mevsimlik yön değiştirmelerinden etkilenen Japonya’nın iklimi, muson iklimi olarak tanımlanabilir. Japon denizinin kıyıları kışın çok bulutlu ve kar fırtınalıdır. Ülkenin Büyük okyanus kıyılarında nem daha azdır ve soğuk, açık hava koşullan egemendir. Büyük okyanus kıyılarınd; yer alan dar bir kıyı şeridi sıcak Japon akıntısı nedeniyle ılıman iklim özellikleri gösterir.

Kış sıcaklıklan, ülkenin doğu ve batısında farklılıklar gösterdiği gibi, kuzeye yakınlık ve uzaklık açısından da değişiklikler gösterir. Bu nedenle 38. enlemin kuzeyinde Ocak ayı sıcaklıklan sıfırın altına düşer ve Hokkaido’da —6,7°C olur. Buna karşılık, en güneyde yer alan Kiyusiyu adasındaki Ocak ayı ortalama sıcaklığı 6,7°C’dir.

Mart ayının sonuna doğru yoğun yağış mevsimi başlar. Haziranın ortasında başlayıp üç hafta kadar süren Baiu yağmurları pirinç ekimi açısından çok yararlıdır.

Temmuz başlarında güneydoğudan muson rüzgârları esmeye başlar. Yaz aylan boyunca sıcaklık ve nem bütün ülkede artar ve özellikle Büyük okyanus kıyılarında yaşam koşullan oldukça zorlaşır. Kışın olduğu gibi, sıcaklıklar enlemlere göre farklılıklar gösterir. Honşu’nun batısında ve Kiyusiyu’daki ağustos ayı sıcaklık ortalaması 26,7°C olurken, kuzey kesimlerde yazlar oldukça serin geçer. Honşu’nun kuzeyindeki Sendai’de ağustos ayı sıcaklık ortalaması 23,9°C, Hokkaido’da bulunan Sapporo’da ise 21,1°C’dir.

Ağustos sonlanyle eylül başlarında Büyük okyanusun ekvatoral bölgelerinden gelen tayfunlar nedeniyle yağışlar yeniden en üst düzeye yükselirler. Güney ve güneydoğu kıyılan bu yağışlardan özellikle etkilenirler. Tayfunların yol açtığı zararlar yalnız bu kıyılan etkilemekle kalmaz. Olgunlaşmak üzere olan pirinçler bütün ülkede rüzgâr ve yağmurdan hasar görür.

Japonya’da yağmurlar, arazinin dağlık olması nedeniyle, bütün yıl boyunca yoğundur. Ortalama yıllık yağış miktan, Hokkaido’nun doğusunda 840 mm. Tokyo’da 1 550 mm. ve Honşu’nun dağlanyla Büyük okyanus kıyılarında 3 050 mm.’dir.

Bitkiler ve hayvanlar: Japonya’nın doğal bitki örtüsü ormanlardır. Arazinin dağlık olması nedeniyle ekilebilir alanlar azdır. Yüzölçümünün % 70 kadarı ormanlıktır.

Japonya’nın ormanlık kesimlerinin sınırlan sıcaklıklara göre belirlenmekte dir. Meşe, kâfuru ve bambu ağaçlarından oluşan subtropikal ormanlar güneybatıda yer alır. Bu kesimin kuzeyinde, geniş yapraklı ağaçlardan oluşan ormanlar yer alır. Bu ormanlarda akça ağaç, huş ağacı, kavın, meşe ve kavak gibi ağaçlar vardır. Bu alan, Honşu’ nun kuzeyine, Hokkaido’nun güneybatısına ve orta. Japonya’nın dağlarına kadar yayılmıştır. Yıllık sıcaklık ortalamalarının 6.1 °C‘nin altına düştüğü kesimlerde kuzey ormanları görülür. Bu ormanlarda ladin ve çam gibi kozalaklı ağaçlarla huş ağacı, kızılağaç ve bazı kavak türleri vardır. Kuzey ormanları, ishikari ovasının doğusundan başlayarak, Hokkaido’nun büyük bir bölümünü kaplar.

Japonya’da yaşayan hayvanlar çeşitlidir. Bu hayvanlar Asya’da yaşayanlardan biraz daha küçük olmakla birlikte benzer yapıdadırlar. Japonya’da 140’ dan fazia memeli türü vardır. Büyük memeliler arasında geyik, maymun, ayı kurt ve yaban domuzu sayılabilir. Küçük memelilere porsuk, tilki, mink, tavşan, sincap ve su samuru örnek gösterilebilir. Japonya topraklarında 450’ den fazla kuş türü yaşadığı saptanmıştır. Kıyılarda som balığı, sardalya ve tuna gibi balıklar avlanır. Irmaklarla göllerde büyük miktarda alabalık vardır.

Halk: Japonya’nın nüfusu 110 milyonun üzerindedir. Bu nedenle, bu ülke ekilebilir topraklara düşen nüfus açısından dünyanm en yoğun nüfuslu ülkesidir.Halkın üçte ikisi nüfusu 10 000’ in üzerinde olan kentlerde yaşamaktadır. Nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu kesimler, Honşu’nun güneydoğusu ile Kiyusiyu’nun kuzeyidir. Bu kesimler, aynı zamanda sanayi merkezlerinin yer aldığı bölgelerdir.

Japon halkı, kuzeydoğu ve güneydoğu Asya’da yaşayan halkların ırksal özelliklerini gösterir. Ancak, Japon adalarında yaşayan insanlar, yüzyıllar boyunca ana kıtadan uzak yaşayıp kendi aralarında evlendikleri için birtakım ortak ırksal özellikler ortaya çıkmıştır. Japonya’da, beyaz ırktan 15 000 kadar Ainu ile çoğu Koreli olan 500 000 kadar, da yabancı vardır. Japonlar aslında Moğol ırkından gelmektedirler. Ancak yüz ve vücutlarında Moğollara göre daha fazla kıl vardır. Bunun nedeni, Moğol ırkının beyazlarla karışmasına bağlanmaktadır. Japonca, tüm ülkede konuşulan ulusal dil olmakla birlikte, Ainularla Koreliler kendi dillerini konuşurlar.

Ülkeye 6, yüzyılda giren Budizm, o zamandan bu yana halkın dini olma niteliğini sürdürmüştür. Günümüzde, Japonya’da 70 milyon Budist vardır. Bunların çoğu aynı zamanda, Şinto öğretisine de inanmaktadır. Bu öğreti, doğa güçleri ile ataları kutsal sayar ve ulusal gelenekleri koruyup sürdürmeyi amaçlar. J. oonya’daki halkın % 1 kadarı Hıristiyandır,

Japonya’da okullar çok kalabalıktır. Yetişkinlerin % 98’i okuma yazma bilmekte ve Japonya bu yüksek oranla Asya’da birinci sırayı almaktadır. Eğitim parasız ve dokuz yıl zorunludur. Orta okuldan sonra öğrencilerin % 60’ı, çoğu karma öğrenim yapan liselere devam eder. Japonya’da birçok meslek enstitüsü ile yetişkinler için açılmış okul vardır. Yüksek öğrenim yapılan okullar ikinci Dünya Savaşmdan sonra, Amerikan üniversitelerinde uygulanan sistem örnek alınarak düzenlenmiştir. Günümüzde, 439 kolej ve üniversite ve 473 daha küçük çaplı yüksek okul vardır. Üniversitelerin yedi tanesi ulusal çapta büyük eğitim kuruluşlarıdır. Üniversitelerdeki araştırma ve çalışmaların büyük bir bölümünde günümüzde Japonya’da en çok konuşulan yabancı dil olan İngilizce kullanılmaktadır.

Kültür: Japonya, Çin ve Kore kültürlerinden yüzyıllar boyunca çok etkilenmiş olmakla birlikte, günümüzde edebiyat ve sanat açılarından Çin’den çok farklı özellikler göstermektedir, Japon tiyatrosunun çok özgün bir biçimi vardır Japon grafik sanatları da Çinlüerinkinden farklıdır.

İkinci Dünya Savaşı ve Amerikan işgalinden sonra, Japon kültüründe önemli değişiklikler görülmüştür. Gençler batı kültürünün büyük ölçüde etkisinde kalmışlardır. Yaşlılar, geleneklerine bağlı kalmakta direndikleri için iki kuşak arasında yaşam biçimi, çalışma, giyim gibi konularda büyük farklılıklar ortaya çıkmıştır. Kentlerde yaşayan çoğu kimseler modern evlerde yaşamaya başlamışlarsa da, çoğunluk hâlâ geleneksel Japon evlerinde oturmayı yer tutmaktadır.

B.Boyacıoğlu

Japonya Seyahatinizde Konaklama Yapabileceğiniz Otellerin Listesini  Görmek İçin Tıklayınız ...
















10 Kasım 2016 Perşembe

Japonya'da Yemek Kültürü





Japon Mutfağı genelde  çin  mutfağı ile karıştırılır . oysaki Japon mutfağında izlerin yiyemediği tarzdan yiyecekler yoktur. Türk damak tadına göre  daha duru çorbalar ve  yağsız yemeklerdir ancak
bir ülkeyi daha iyi tanıyabilmek için yemek  kültürünü araştırmak yemeklerinin sunumu yiyiş tarzı ve lezzetlerinin tadına baklam gerekir . Japon mutfağı  dendiğinde aklımıza hemen sushi gelir ancak sadece sushi yoktur,tempura,sukiyaki,udon,okonomiyaki,soba,ramen vb . yemek çeşitleri listelerinde yer almaktadır ...
Japon mutfağının temel yiyeceği  piriçtir, bizlerde ekmeğin yerini  japonlarda  pirinç almaktadır . Japonya'da aşırı baharatlı ,tuzlu,tatlı ve yağlı yiyecekler bulamazsınız, hiç bir japonun yemeğine tuz ekelerken  göremezsniz bunun yerine  soyasosu kullanırlar ..

Japonya Seyahatınız da konaklama yapabileceğiniz otellerin listesini görmek için tıklayınız 




Pirinç Pilavı (Gohan)
Öğle ve akşam yemeklerinde yan yemek , sabah kahvaltısında ise çiğ yumurta ve soya sosu, natto veya diğer soslar ile karıştırılarak ana yemek yenir . Japon pilavı yağ,tuz veya diğer tatlandırıcılar konulmadan sadece haşlanır genelde yemeğin yanında veya sonunda  servis edilir ...







Miso Çorbası
Miso çorbası sabah, öğlen ve akşam yemeklerinde yan yemek olarak gelir. Miso adı verilen, ezilmiş soya fasulyesi macununun sıcak su ile karıştırılması ile hazırlanır. İstenirse içine nori, yeşil soğan gibi tatlandırıcılar da konulabilir.





Sushi
Sushi birçok kişinin düşündüğünün aksine “çiğ balık” değil sushi sirkesi ile hazırlanmış sushi pilavı yemekleridir. Ve birçok değişik sushi çeşitleri mevcuttur.




Sashimi
Sahimi çeşitli çiğ balıklardan hazırlanan bir yemektir, doğru ve taze balık ile hazırlanmış ise tadına doyum olmaz. Genelde soya sosu ve wasabi (yaban turpundan yapılan çok ama çok acı bir çeşit macunsu tat verici) karıştırılıp bu karışımın içine batırılarak yenir.



Onigiri
Onigiri için Japon sandviçi ifadesini kullanırsam sanırım yanılmış olmam. Etrafı nori (kurutulmuş yosun) ile kaplı sushi pilavından yapılan ve ortasında umeboshi (turşusu yapılmış Japon eriği), karides, tavuk, ton balığı, somon balığı vb. bulunan oldukça popüler bir yiyecektir.







Domburi
Üzerinde tempura (tendon), dana eti (gyudon), yumurta ve tavuk (oyakodon), tonkatsu (katsudon) gibi yiyecekler bulunan ve büyükçe bir kase ile servis yapılan bir yemek çeşididir.







Kare Raisu
Köri sosu ile yapılan içinde tavuk, havuç, patates olan ve istenirse üzerine tonkatsu vb konularak da yenilen bir yemektir. Köri orijin olarak Hindistan’dan gelmedir fakat, yüz yıldan fazladır Japon mutfağında kullanılmaktadır.



Okonomiyaki
Bu yemeğe ise un, lahana, et, deniz mahsulleri ile hazırlanan bir tür Japon pizzası diyebiliriz. Restoranlarda genelde size hamurunu ve malzemelerini ayrı ayrı getirirler, ve siz masada bulunan ızgara üzerinde kendi keyfinize göre karıştırıp hazırlar ve yersiniz. Eğer Japonya’da Kansai bölgesine giderseniz mutlaka bir okonomiyakiciye uğramanızı şiddetle tavsiye ederiz.

Gyoza
Gyoza bizim mantımıza çok benzer. İçerisinde bol sarımsak, çeşitli sebzeler ve et karışımından bir malzeme bulunan hamurun ızgarada kızartılması ile yapılır. Gyoza da Japonya’ya Çinden gelmiş yemektir.





Sukiyaki
Sukiyaki masa üzerine bir ısıtıcı, onun üzerine de kaynar su ile dolu bir tencere koyarak servis yapılır. Malzemeler (ince kesilmiş et, çeşitli sebzeler, mantarlar ve tofu) çiğ olarak gelir. Yiyecek kişiler bu malzemeleri masadaki kaynar suya batırıp ısıtır ve ellerinde bulunan içinde çiğ yumurta olan kaseler batırarak yerler.

www.tatilfikri.com.tr

Japonya'da İş Hayatı








Dünya'da çalışmak için yaşayan tek  millet diyebiliriz  Japonlara. Buna yaşadıkları kültürmü yoksa çoğunun inancında olan Şintoizmmi etken olmuştur  bilinmez ancak  Japonlar için çalışmak ibadettir. Almış oldukları eğitim de çalışmanın zamanını arttırmıştır .

6 yaşında okula  başlayan çocuklar kısa süre sonra kendilerini bir ömür sürecek olan temponun içinde bulurlar sabah 6 akşam 9 olan bu tempoda  rekabet kavramını iliklerine kadar hissederek büyümektedirler...

Japonlarda İşverene ve iş yerine saygı çok önemlidir,bir çok şirkette  andımızı okur  gibi  şirketin  ilkelerini okuyarak işbaşı yapılır . bu  Japonya'da asla yadırganmamaktadır .. Dünya'nın en eski şirketi olan Kango Gumi bugune kadar gelişini şirketin temel ilkelerini tarihler boyunca  geliştirerek  devam ettirmektedir Milattan sonra 578 yılında kurulan şirket ataerkil bir yönetim şekliyle yönetilmektedir ...

Son 10 yıldır  gençler arasında yaygınlaşan aseksuellik aile kavramını yok etmektedir .. evde bekleyen ailesi olmayan ve hayatı çalışmaktan ibaret olan Japonlar Dünya literatürüne ölümüne çalışmak anlamına gelen Karoshi kelimesini kazandırmışlardır .. Japanyoda her yıl yüzlerce kişi çok çalışmaktan ölmektedir ... 2015 yılında bu sayı 328 dir

Japonya Seyahatinde  Konaklama Yapabileceğiniz Otellerin Listesini Görmek İçin Tıklayınız 







9 Kasım 2016 Çarşamba

Japonya'da Anime & Manga






1980 yıllarında Şeker kız Candy diye hiç unutulmadı, severek seyrettiğim Candy sonraki nesilde 2000 li yıllarında kızımla da hiç kaçırmadan seyretmişimdir ... Anime ve Manga İle tanışmaymış  sonrasında öğrendim.. Japonların belkide kendi kapitalist stratejilerinden biri idi ancak  dünyayı saran  bu çizgi filmler bir çok insanda bağımlılık yaptı hala da  cd lerini ve yeni  düzenlemelerdeki filmlerini takip edenler azımsanmayacak kadar çok .2 yıl önce  ülkemizin  tanıdığı bir kişi sadece kızlarına Japonya'daki Anime gösterilerini izlemek için bizden danışmanlık alarak Japonya organizasyonunu  yaptığımızı  söyleyebilirim.

Osamu Tezuka, Japonya'da çağdaş animenin öncüsü olarak kabul edilir. Genç yaşta 8 mm'lik kamerasıyla küçük animasyonlar çekmeye başlamış ve bu animasyonlarında Walt Disney ve Max Fleischer'ın eserlerinden ilham almıştır. Onun izinden yürüyen sanatçıların yapıtlarıyla anime adı verilen yeni bir stil ortaya çıkmıştır.

Anime tarihi 20'nci yüzyıl başlarında Japon film yapımcılarının Fransa, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya'daki animasyon tekniklerini keşfetmesiyle başlamıştır.

Bu dönemde Japonya'da filmlere alternatif bir hikâye anlatımı sunabilen animasyon oldukça popüler olmuştur. Amerika'da filmler ve şovlar için oldukça büyük bütçeler mevcut iken, Japonya'da küçük bir piyasayı ve bütçe, yer, ve aktörlük eksikliklerini de taşıyordu. Batılı aktörlere benzeyen aktörlerin bulunmaması Avrupa, Amerika ve fantezi dünyalarında Asyalı oyuncuların varolmasını imkânsız kılıyordu. Animasyonun değişik kullanımları Japonlar'a benzemeyen karakterler ve yerlerin yaratılmasına sebep vermiştir.

1970'li yıllarda manga çizimleri büyük bir ilgi çekmiştir. Bu çizimlerin büyük bir çoğunluğu da animasyonlarda kullanılmıştır; özellikle Osamu Tezuka bir efsane ve "Manga'nın Tanrısı" haline gelmiştir. Eserlerinin ve diğer tasarımcıların da etkisiyle, anime günümüzdeki sanatın mutlak karakteristiklerini ve türlerini yaratmıştır. Mecha tarzı Tezuka tarafından şekil almış, Go Nagai ve diğerleri de geliştirmiştir. Yoşiyuki Tomino'nun katkısıyla da bir devrim gerçekleşmiştir. Gundam ve Macross gibi mecha animeleri 80ler'in klasikleri arasına girmiştir ve mecha türü anime günümüzde hala Japonya'da ve dünyada popülerdir. 1980ler'de anime Japonya'da ana görüş haline gelmiştir ve büyük bir üretime geçmiştir. Bununla beraber manga da popülaritesini Japonya'da ve dünyada zirveye taşımıştır. 1990lar'ın ortasında ve sonunda, ayrıca 2000ler'de anime tüm ülkelerde popüler olmuştur.

Japonya Seyehatinizde Konaklama Yapabileceğiniz Otellerin Listesini Görmek İçin Tıklayınız 








8 Kasım 2016 Salı

Japonya'da Ninja'lar





Japon Kültüründe son 150 yıldır varlığını gösteren  Ninjalar  bizlere  sevimli çizgi filmleri  ve  aksiyon Filmleri ile  tanıştırılmıştır. Japonya'nın gizli  savaşçılarıdır .. sizler için  Japonya'da Ninjalar dedik ve  bilgilerimizi  paylaşmak istedik.Filmlere romanları eserlere konu olan çok iyi dövüş tekniği olan ve gizli çalışan üstün yetenekli savaşçılara Ninja adı verilmiş ve pek çok alanda karşımıza çıkmaktadır. Peki bu Ninjalar kimlerdir ve nasıl kurulmuşlardır.

Ortaçağ yıllarında Japonya eyaletler halinde, derebeylikler şeklinde yönetilmekteydi. Kim güçlüyse onun kazandığı bir dönemde Japonya'da kurulan Ninjalar ön plana çıkmıştır. Aslında Ninjaların nasıl felsefesine aldıklarını nasıl kuruldukları tam olarak bilinmemektedir.
Ancak mistik Çin öğretisinin Hint Tibet öğretileriyle harmanlanması ve bunların Japon yamabusi (dağlarda yaşayan savaşçı rahiplere) öğretilmesiyle doğduğuna inanılmaktadır. Ardından iyice uzmanlaşan bu savaşçılar, derebeyleri ve savaş lordları tarafından kendi saflarında savaşmak için kullanılmış, bir nevi paralı asker olmuşlardır.

Ninjalar casusluk, sabotaj, suikast gibi Gizli işleri ustalıkla yapabilecek seviyede iyi bir eğitim almış ve Ninjitsu adı verilen dövüş sanatında uzmanlaşmış askerler olmuşlardır.
Ninjalar Samuraylardan (iyi eğitimli Samuraylar olur Samuraylar genelde daha Bilgin ve üstün karakterde insanlardan oluşur) aralarından kendi istekleriyle ayrılan ya da harakiri yapmayı reddeden kişilerden oluşmaktadır. Ninjalar doğada dağ eteklerinde yaşayıp zihinlerini oldukça yüksek seviyede Zinde tutan ve burada oldukça mücadele veren askerlerden oluşmaktadır.
Ninjalar ninjutsu adı verilen dövüş tekniğini kendileri bulmuş ve uygulamış, kendi adlarını vermişlerdir. Ninjutsu da ustalaşan Ninjalar kendi özel teknikleriyle düşmanlarını oldukça korkutan Savaşçılar olmuşlardır.
Bilge ve aristokrat samurayların aksine Ninjalar daha çok paralı asker ve suikast işlerinde kullanıldığı için aralarında böyle bir fark oluşmaktadır.
Ninjalar oldukça iyi kamuflaj yapan, kılıç kullanan, beslenmelerinde özel takip eden pirinç balık yağı çay yaprağı şeklinde yiyecekler yiyen, Usta casus ve suikastçilerden oluşmuştur.
Japonya'da uzun yıllar faaliyet gösteren Ninjalar Japonya'nın batıya açılması ve demokrasi kazanmasıyla kaybolmuş, ancak özentilere hala devam etmektedir. Ninjaların ağaç ve binalara tırmanmak için ellerine pençe şeklinde aksesuarlar taktıkları, kaçış ve yanıltmak için Duman kullandıkları ve yıldız şeklinde aletlerini düşmanlarına fırlattıkları bilinmektedir.

Japonya Seyehatinizde Konaklama Yapabileceğiniz Otellerin Listesini Görmek İçin Tıklayınız 




Japonya'da Eğitim





Japonya eğitimine en üst düzeyde önem veren ülkelerin başında gelmektedir ...
Okul müfredatları Japon toplumunun ve kültürünün temel değerlerinin öğretilmesine adanmıştır. Sistemin temel özelliği yüksek okullaşma oranı ve derslere devam “zorunluluğudur”. Japonya’da ilköğretim 6 yıl süreli ilkokul ve 3 yıl süreli ortaokul olmak üzere iki aşamadan oluşmaktadır. 6-14 yaş arası İlköğretim zorunlu ve ücretsizdir. Japon okullarında karma eğitim yapılmaktadır.

İLKOKUL

Japonya’da 6 yaşını dolduran her çocuk 6 yıl süren ilkokula başlar. 2003 yılı itibariyle 23,633 (73 devlet, 23,381 mahalli, 179 özel) ilkokul bulunmaktadır. Öğrenci sayısı toplam 7,226,911 (E: 3,697,357, K: 3,529,554) dür.

İlkokulun amacı, toplumun/ulusun bir bireyi olarak, sağlıklı sosyal yaşama sahip olabilmesi için gerekli olan temel bilgi, beceri ve aklı kazanmasına yardımcı olmaktır. Aynı zamanda, çocuğun insancıl yönünü zenginleştirerek, diğer çocuklarla etkileşimi aracılığıyla kendi cazibesinin ve bireyselliğinin farkına varmasını, kendine güven duymasını sağlamak diğer bir amaçtır.

Japonya’da öğretim yılı 1 Nisan’da başlar ve 31 Mart’ta biter. Nisan-Temmuz ortası, Eylül – Aralık sonu ve Ocak- Mart sonu olmak üzere üç dönem halinde yapılır. Fiili olarak eğitim yapılan gün sayısı 210 gündür. Buna birçok okulun, okul festivalleri gibi sosyal aktiviteler için ayırdığı yaklaşık 30 günlük dönem dahil değildir. (Yılda toplam 240 gün).

Tam gün eğitim yapılır. Sabah 8:30 ‘da ders başlar, 15:50’de biter. Dersler 45 dakikadır. Okul 5,5 gündür (cumartesi yarım gün).

Her sınıf bir tek öğretmen tarafından yürütülür ve o öğretmenin sorumluluğundadır. Yıllık ders saati sayısı 1.Sınıfta 850 (haftada 25 saat), 2.sınıfta 910 (haftada 26 saat), 3.sınıfta 980 (haftada 28 saat), 4.,5.ve 6.sınıflarda ise 1015 (haftada 29 saat) saattir.

İlkokulda Japonca, sosyal çalışmalar, matematik, fen bilgisi, müzik, resim ve el sanatları, ev işleri ( 5.ve 6.sınıfta ), beden eğitimi , ahlâk eğitimi ve özel faaliyetler dersleri verilir.

Devlet ilkokullarının çoğunda üniforma yoktur ancak ayırt edilebilmeleri için şapka veya sembol taşımaları gerekmektedir.

İlkokulların % 98’inde devletin finanse ettiği öğle yemeği verilmektedir. Öğretmenler tarafından verilen yemekte ayrıca informal olarak beslenme ve sağlık, yeme alışkanlıkları konularında eğitim verilmektedir.

Okulların % 90’ında jimnastik salonu, % 75’inde yüzme havuzu bulunmaktadır. Bütün okullarda eğitim amaçlı Japon Televizyon Kurumu (Nippon Hosa Kyokai) tarafından mükemmel bir şekilde hazırlanmış radyo ve televizyon sistemi mevcuttur. Yeni reform çalışmaları kapsamında sınıflara bilgisayar ve internet erişimi sağlanmaya çalışılmaktadır

ORTAOKUL

Ortaokullar zorunlu eğitimin son kısmı olup 3 yıl sürmektedir. 7-8 ve 9.sınıfları kapsar. 2003 yılında toplam okul sayısı 11,134 dür(76 devlet, 10,358 mahalli, 700). Öğrenci sayısı ise toplam 7,226,911 dir (E: 3,697,357, K: 3,529,554).

Ortaokulların amacı, ilkokul ile benzerlik göstermektedir; toplumun/ulusun bir bireyi olarak, sağlıklı sosyal yaşama sahip olabilmesi için gerekli olan temel bilgi, beceri ve aklı kazanmasına yardımcı olmaktır. Diğer bir amacı, çocuğun insancıl yönünü zenginleştirerek, bireyselliğinin farkına varmasını ve kendini geliştirmesini, kendine güven duymasını sağlamaktır.

Devlet okullarında öğrencilerin saç ve kıyafetleri, ortaokullarda düzenlenmektedir, üniforma giyme mecburiyeti vardır. Kılık kıyafetle birlikte davranış, tutum ve beklentilerde görülen değişiklikler ortaokulların ciddiyetini göstermektedir. Japon ilkokullarının çok disiplinli olduğu görülmekle birlikte, ortaokullar ilkokullara oranla çok daha ciddi ve çok daha disiplinlidir.

Ortaokul binaları ilkokul ve liselerden ayrıdır ancak, örgütlenme ve fiziksel ortamlar benzerdir. Araç gereç donanımı ilkokullara oranla daha azdır. Yine de okulların P sinde bilgisayar mevcuttur ve bu oran hızla artmaktadır. Yönetim şekli ilkokulla aynıdır.

Haftalık ders saatleri 30 saattir. Ders süreleri 50 dakikadır. Derslere göre öğretmenler değişir. Her sınıfın bir danışmanı bulunur.

Ortaokulda şu dersler verilir: Japonca, sosyal çalışmalar, matematik, fen bilgisi, müzik, güzel sanatlar, sağlık ve beden eğitimi, endüstriyel sanatlar ve ev işleri, ahlak eğitimi, özel faaliyetler, İngilizce ve seçmeli dersler

1992-1993 eğitim yılında yürürlüğe giren yeni eğitim sistemiyle Japon kültür ve tarihine, vatandaşlık bilgisine ve ülkenin uluslararası toplumdaki konumuna daha fazla ağırlık verilmektedir.

Genel olarak eğitimde analiz, araştırma ve kritik düşünme yerine ezber ve tekrara dayalı somut bilgiye önem verilmektedir. Öğretimin merkezi öğretmendir. İlkokulda olduğu gibi, öğrenciler kabiliyetlerine göre ayrılmazlar, bütün öğrencilere aynı eğitim verilir. Öğrenciler her üç dönem sonunda üç sınava girerler. Sonuçlar öğretmenin genel değerlendirmesi ve öğrencinin günlük performansı ile birlikte bir karta işlenerek velilere bildirilir.

ORTA ÖĞRETİM

JAPONYA

Lise eğitiminin zorunlu, daha da önemlisi eğitimin ücretsiz olmamasına rağmen ortaokul mezunlarının % 95’i liseye devam etmektedir. Özel liselerin toplam liselere oranı % 24’dür. Özel okul ücretleri devlet okullarının ücretlerinin yaklaşık olarak iki katıdır. Gayri resmi olarak başarı oranlarına göre sıralanan liselere giriş sınavladır.
Lise eğitiminin amacı, öğrencinin, kendi yaşamının anlamının farkına varması; mesleğini seçebilecek akıl ve beceriyi kazanması, toplumu daha derinlemesine anlaması olanağını sağlamaktır. Sunulan çeşitli olanaklardan, öğrencilerin ilgileri doğrultusunda yaptıkları seçimle ilgili temel özellikleri öğrenmeleri için öğrencilerin yönlendirilerek ve yüreklendirilerek, kişiliklerinin gelişmesine ve bağımsızlıklarını kazanmalarını sağlamak diğer amaçlardır.

Liseler üç çeşittir:

1- Tam gün eğitim yapan ve üç yıl süren lise,

2- Çalışan gençlere yönelik yarım gün eğitim yapan ve dört yıl süren lise,

3- Okuldan uzakta olanlar için, en az dört yıllık mektupla öğretim lisesi.

Ders programları, üniversiteye hazırlanacak öğrencilere ve teknik yüksek okullara devam etmek isteyen öğrencilere göre farklılık göstermektedir. Ancak, öğrencilerin % 70’inden fazlası üniversite sınavına girmektedir. Lise öğrencilerinin en büyük sorunu üniversite giriş sınavlarıdır. Sıkı bir hazırlık gerektiren sınav öğrencilerin sosyal yaşamlarının belirleyen en büyük ve en önemli faktördür.

İlk yılda ağırlıklı olarak Japonca, İngilizce, matematik ve fen bilimleri dersleri verilmektedir. İkinci yılda öğrencilerin tercihlerine ağırlık verilmekte ve bireysel başarı durumuna göre dersler verilmektedir. Liselerden mezuniyet oranı % 90, öğrencilerin derslere devamsızlık oranı % 2-2.5 civarındadır.

Yüzlerce çeşit teknik lise mevcuttur ve en popüler bölümler: bilgi teknolojileri, denizcilik, balıkçılık, ticari İngilizce ve endüstriyel alanlardır. Diğer yaygın meslek eğitimi alanları: ev ekonomisi, Tarım (tarım ürünlerinin dağıtımı ve personel değerlendiesi, biyoteknoloji, global çevresel konular, besin endüstrisindeki gelişmeler, çiftlik ve dağ köylerinde hafta sonu aktivitelerini yeniden canlandırılması), İmalat sanayii(teknolojik yenilikler), Ticaret, Deniz ürünleri endüstrisi, Hemşirelik, Sosyal refahın felsefesi ve anlamı, Bilgi çalışmaları (information studies) vs.

Teknik okullarda eğitim tam gün ve beş yıl sürelidir. Mezunlar teknisyen olmaktadır.

Tamamı üniversite mezunu olan öğretmenlerin % 20’si bayandır. Okul idaresi öğrencilerin okul dışı sosyal faaliyetlerinin dahi düzenlenmesinde etkin rol alabilmektedir.

ÜNİVERSİTEYE GİRİŞ SINAVI

JAPONYA

Üniversiteye giriş, üniversite giriş sınavında alınan başarı puanına göre belirlenmektedir. Sınav sonucunda öğrencilerin büyük bir kısmı özel üniversitelere gitmesine rağmen tarihsel olarak özellikle Tokyo ve Kyoto üniversitelerinin başarıları ve Japon liderlerin birçoğunun bu okullardan mezun olmuş olması gibi nedenlerden dolayı devlet üniversiteleri daha prestijlidir.

Üniversite giriş sınavı iki aşamalı olarak yapılmaktadır. Birinci basamak sınavı ulusal düzeyde baraj niteliğindedir. İkinci sınav ise öğrencilerin girmek istedikleri üniversite idaresi tarafından yapılmaktadır. Talebin yüksek olduğu bazı üniversiteler birinci basamak sınavı sonuçlarına göre değerlendirme yapmaktadırlar. Sınavda başarılı olamayan öğrenciler ertesi yıl sınava hazırlanıp tekrar girmektedir. Bu öğrencilere RONİN denilmektedir.
YÜKSEK ÖĞRETİM

JAPONYA

2003 yılında toplam 702 (100 devlet, 76 mahalli, 526 özel) üniversitede; 2,803,901 (E:1,716,518, K: 1,087,383) öğrenci eğitim görmektedir. Öğrencilerin % 40’ı sosyal bilimlerde, % 19’u mühendislik bilimlerinde, ’i edebiyat ve %7’side eğitim bilimlerinde okumaktadır.

Yüksek öğrenim üniversiteler, yüksek okullar ve teknik okullar olmak üzere üç çeşittir. Üniversite harçları oldukça yüksektir; vakıflar, yerel yönetimler, hükümet burs ve kredi şeklinde finansal destek sağlamaktadır.

Üniversiteler (Daigaku), lisans ve lisans üstü eğitim vermektedirler. 6 yıl süren tıp ve diş hekimliği hariç diğer okullar 4 yıllıktır; sonunda bakelorya (diploma) alınır. Master, 4 yıllık bakelorya sonrası iki yıl, doktora ise beş yıl sürelidir. Tıpta doktora bakelorya sonrası 4 yıldır.

Yüksek okullar (Tanki-daigaku), lise mezunlarına yönelik 2 ya da 3 yıllık eğitimi kapsar.

VE TÜRK EĞİTİM SİSTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI:

Japon ve Türk eğitim sistemlerindeki ilköğretim kademeleri okula başlama yaşı, verilen dersler, okul yönetimi, öğretim yöntemleri, sınıf geçme, karma eğitim yapılması gibi özellikler açısından benzerlik göstermektedir.

Belirgin farklılıklar ise şöyle sıralanabilir:

İlköğretimin dokuz yıl olması

İlkokulda yabancı dil dersinin verilmemesi, 7.sınıftan itibaren verilmesi

Yıllık işgünü sayısının yüksek olması

Eğitim-öğretimin üç dönem halinde uygulanması, çok uzun süreli ( 2-3 ay gibi ) tatillerin olmaması

Eğitimin hem merkezi hem de yerel bir özellik taşıması

Eğitimin finansmanına yerel yönetimlerin de ortak olması

Ailelerin ve Milli Eğitim Bakanlığının çocukların eğitimine büyük önem vermesi

Çok çalışma anlayışının egemen olması

Ahlâk eğitimine okulun ilk gününden itibaren ağırlık verilmesi

Ana okulundan itibaren kişilik gelişimi, kendine güven duyma, çevreye ve topluma karşı sorumlu olma eğitiminin verilmesi

Okullaşma ve okur-yazar olma oranının yüksek olması

Bu farklılıklar kapsamında Türkiye’nin ilköğretim sistemi için bazı öneriler:

- İlk olarak Türkiye’de 180 gün olarak uygulanan yıllık iş günü sayısının artırılması söylenebilir.

Ayrıca bir çok gelişmiş ülkede olduğu gibi eğitim-öğretimin iki değil de üç dönem halinde yapılması da öğrencilerin çok uzun süre okuldan uzak kalarak okuldan soğumalarına engel olabilir.

- Yabancı dil dersinin ne zaman verileceği sorunu. Japonya’ya 7. sınıftan itibaren başlanmaktadır. Üç yıllık ortaokul süresince öğrenciler iyi düzeyde İngilizce öğrenmektedirler. Liselere giriş sınavında yer alan alanlardan biri İngilizce’dir. Oysa ülkemizde 4.sınıftan itibaren verilmeye başlanılan İngilizce’den istenilen sonuç alınamamaktadır. 8. sınıfı bitiren bir öğrencinin İngilizce seviyesi sadece birkaç sık kullanılan kalıp ve cümleden ibaret kalmaktadır. İngilizce öğretiminin daha önceden olduğu gibi 6. sınıftan itibaren başlatılması , 4. ve 5. sınıflardan bu dersin kaldırılması, bunun yerine Türkçe’nin öğretimine ağırlık verilmesi daha faydalı olacaktır.

- Eğitimin yerel yönetimler tarafından da yapılmasına değinebiliriz. Japonya gibi birçok ülkede yerel yönetimler eğitim kurumları açabilmekte ve bunları yönetmektedirler. Böylece devletin yükü azaltılmış olmakta, yerel yönetimlerin de katkısıyla eğitimin maddi imkanları artmış olmaktadır. Eğitimin kalitesinin yükselmesine de olumlu etkileri bulunmaktadır. Ayrıca yerinden yönetimin birçok faydasından da istifade edilmektedir. Türkiye’de uygulanan aşırı merkeziyetçi sistemin olumsuzluklarından böylece kurtulunabilir.

Japonya Seyahatinizde Konaklama Yapabileceğiniz Otellerin Listesi için Tıklayınız